27 Ekim 2011 Perşembe

Yılın ilk derbisi Bjk-Fb

Unifeb'le izledim maçı. Normalde adetim değildir tamamen bir takıma mensup kişilerle oturup maç izlemek.
Fakat şu sıralar yaşanan olaylar bu maçı bir "rehabilite" olarak algılattı bana.

Marşla başlıyoruz. Hayır stadda değiliz.

Saygı duruşundaki hazır ol şehitlere gidiyor. Marş değil tek cümle var bir ağız. "Şehitler ölmez vatan bölünmez."

Ayağa kalkmayan cimbomlu olsun geyiği bitince daha bir keyifleniyor ortam.

Dk. 2 Fenerbahçeli bir kısım değil, koca bir grup taraftar stadı basıyor. Nerden ve nasıl girdiği belli olmayan yaklaşık 500 kişi, fenerden kombineli bir edayla yerleşiyor Fi yapıya.

Maç kaldığı yerden devam ediyor. Her kesim maçı o kadar yanlı izliyor ki... Belki de bu yüzden sevmiyorum toplu izlenen maçları.
Ulan el var işte. Ne bağırıyorsun?

Fener savunması kendini direk zannedince gol geliyor. Simao ve 1-0

(Bu arada Queresma'nın saç stili beni benden alıyor. Biri ayna göstermeli en acilinden)

Dk. 24 Fırat Aydınus kendini seyirci sanıyor. Ne bir düdük, ne top gelirken çekilme eylemi var.

Ofsayt bayrağı kalkan golle sevinen Fenerliler, temkinli.

Dk. 33 Egemen yine direk adamı.

Derbiye yakışır bir futbolla bitiyor ilk yarı.

Dk. 59 Canerin asistiyle Alex sahnede. Durum 1-1 ( Unifeb burda ne kadar coşuyor tahmin edersiniz)

Dk. 64 Aykut Kocaman 2 değişiklik yapıyor. Topuz ve Caner ikilisi çıkarken, Stoch ve Özer giriyor. Kendilerini yetkili gören merciler bu değişikliklere ne der bilemem ama maçın son 26 dakikasının içine ediyor bence Kocaman. Caner ki bunca istekli hevesli adam...

Dk. 72 Almeida BJK:2 FB:1

İyi futbol, keyifli derbi ama yenilgi derken ben (grubumla)                

Dk. 88 Duran topla Baroni skoru belirliyor.

Dk. 90 Bjk seyircisi stadı atkıyla dolduruyor. Van'a yardım için gönderilecek atkılar. İnce düşünce, güzel düşünce de uzatmayı yemesen belki takımın gol atacak?

Aklımda kalanlar.

* Stad basan Fener taraftarı
*Millet 6 saniye kuralını sokarken literatüre bizdeki top oyalamalar.
*Emre ne işe yaradı? Yürek ağrısına. (İşaret parmağı ayağından fazla çalışan tek futbolcu)
*Mehmet Topuz'un Bjk maçlarında korkak oynayışı. (Hala mı davan var?)
*Fırat Aydınus'un hakem olmayı unuttuğu birçok pozisyon.
*Volkan'ın uzun atışlarının hepsinin karşı takıma pas oluşu.
Alex'e kral denmesinin hitap değil, haklı sıfat olması.

Caner Erkin: Benim için maçın adamı.
Egemen Korkmaz: Sempatim olan tek beşiktaşlı futbolcu.
Fırat Aydınus: Başarısız.
Volkan Demirel: Bir ara sakallarını Aziz Yıldırım için bıraktığın gibi bir dedikodu dolaşmıştı, kestin. Şimdiki bu hal nedir?

Sonuç olarak ilk derbi berabere bitiyor...

22 Eylül 2011 Perşembe

Geç kalmış Fenerbahçeli kadın taraftarlar yazısı.

Arkadaşlarımın yoğun ısrarlarıyla Fenerbahçe- Manisaspor maçı hakkında bir kaç kelam etmeye karar verdim.

(Taşınma, yerleşme durumumdan ötürü bazı aksaklıklar yaşıyorum futbol dünyasında ve internet camiasında)

Şimdi bir karar alınmış, seyirciz oynama cezası kadınların ve çocukların ücretsiz maç izleyebileceği bir ödüle dönüştürülmüş.
 Hay hay bize uyar, bize yarar.

Fenerbahçe taraftarı 41bin kadın, çocuk üşenmemiş çekmiş üzerine formaları, erkekler yoksa biz varız demiş takımını desteklemeye gitmiş. Şayet bu gs, bjk veya ts' nin bir maçı da olsa onların kadın taraftarları da yapacaktı aynı eylemi. Bu kadar kalabalık olurdu veya olmazdı bilinmez fakat durum yine aynı olacaktı.

O vakit ne gerek var "şükriye saraçoğlu" geyiklerine? Futbolun içine kadın girdi diye yapılan bayağı esprilere? Bunu sadece Fenerbahçe çatısına özgü göstermeye?

Bir takımın taraftarı olmak demek, diğerlerini itin götüne sokmak değildir efendim. Sezarın hakkı sezara.

Beraberlik sorusuna olsun ama yendik diye cevap veren hatunu mazur göremesem de, ligde başlayan yeni uygulamadan alnının akıyla çıkmıştır Fenerbahçe. Suskun stad, kadın sesinden önce marş ve destek sesleriyle dolmuştur. 

Güzel de olmuştur.

13 Eylül 2011 Salı

Futbol bilen kadın çekici midir?

Şüphedeyim. Nerde futbola dair bir laf etsem, iki erkeğin muhabbetine dahil olsam; çekim gücünden önce yadırganıyorum. Hal böyle olunca soruyor insan e ulan hani çekiciydik biz?

Erkekler bazı konularda azla yetinmeyi bilir ( ciddiyim)

Misal; kadın dediğin futboldan anlayacak. Ama o kadar. Söz sahibi olmak değil, karışmama tarifesi önemli, erkeğin kadına bahşettiği futbolda.

Nedense maç izleyen bir kadın görüldüğünde, hangi futbolcuyu beğendiği sorulur.
Adettendir.
Sevgilisinin tuttuğu takım sorulur.
Zıtlaşmadır.
Sen ne anlarsın denir.
Resttir.
Helal olsun denmez.
Haramdır.

Bilen bilir, ben kabul görmüş bir futbol seviciyim. Öyle ki sevgilimle maç yüzünden kavga etmişliğim bile mevcut. İşler tersine dönüyor bazen. Takımımı değiştirmeye çalışanlar, futbol bilgimi sorgulayanlar oldu.
Ya da bir kızla futbol konuşmayı garip karşılayıp daha çok konuş diyen de.

Sonuç olarak çekici ilan etmediğim gibi kendimi, kimsenin de böyle bir yaftasına maruz kalmadım.

Peki futbol bilen kadın çekici midir? Bence diğer kadınlardan farkı yoktur.

Fakat belirtmeden geçemeyeceğim;


Bu kadın futbolda bir sex objesiyken


Bu kadın içimizin hası ve çekicidir.

12 Eylül 2011 Pazartesi

Bilinen geçmiş zaman.

Bizde nedense yaşın kaç olursa olsun geçmiş olayları harfiyen bilmezsen, bu konularda söz sahibi olmazsan cahil damgası yiyorsun ya da konu hakkında yorum yapma hakkın elinden alınıyor.

Bunun önüne geçilmesi gerekiyor bence.

Ertem Şener: Ben paçalı don giyerken, İlker Yasin maç anlatıyordu, ben o maç anlattığı için şu an maç anlatıyorum dedi,

İlker Yasin o maçları anlatırken, ben değil paçalı don giymek, annemle babam evli bile değildi.
Biz Ertem Şener'in Rüştü'yü her yerinden öptüğü bir dönemin çocuklarıyız. Yenilerse Messi'yi Ertem Şener sayesinde "organik" biliyor.

Taraflı spikerlik dönemine de yetişemedik örneğin. Şimdi abes ya da şikedir şike diye adlandırılacak bu yayıncılığı da bilmiyoruz.

Öğrenmenin yaşı da günahı da yok.

Fakat en azından şunu söyleyebilirim ki, Hakan Şükür'ün GS'de kaptan olduğu dönemlere yetiştim. Hakan Ünsal'ın yorumcu değil de top peşinden koşturduğu dönemlere... Nihat Kahveci'nin Real Sociedad'da oynadığı zamanlara. 6-0 lık FB Kadrosunu ezbere sayabilirim. Alex'in FB'de ilk çıktığı maçı hatırlıyorum.

Taffarel'i , Hooijdonk'u , Hagi'yi , İlhan Mansız'ın oyuncu değil de topçu zamanlarını, Ortega'yı, Jardel'i...






Benim de hey gidi günlerim var yani. Yakın zamanlı....

Bir kadının futbol cahilliği

Show TV'de Canlı Para programını izliyorum (Engin Altan sanıldığı kadar yakışıklı bir eleman değil bu arada)

Soru: Günümüzde Türkiye Süper Liginde kaç futbol takımı vardır?
A) 32   B) 20   C) 18  D) 16

Söylememe gerek yok sanırım iki hatun yarışıyor. Yürüttükleri mantıksa bu postu yazmama sebep.

Diyor ki biri, 2'li yaptıklarına göre 16-16  32.

32 hafta olduğuna göre doğru diyor diğeri ( bu iki hatun, fazla hafta sayısını duyunca mümkün mertebe futbola daha fazla maruz kalındığı için yıkılacak)

Sonuç olarak 32 şıkkına 625bin, 20 şıkkına 325bin ve 18'e 50bin koyuyorlar.

950 bin yalan oluyor. Neden? Kadınların futbol cahilliğinden ( bu zamana kadar kozmetikten, temizlik malzemeleri vb kadın içerikli üründen çokça paraların heba olduğunu da biliyoruz)

İşte bu ve benzeri açıkları kapatmak adına, çok değil bir doz futbol öneriyorum kadınlara.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Bir kadının maç esnasında yapmaması gerekenler


*Bu post bir ders niteliğindedir. Uygulayan hanımlar kaybetmez.

Öncelikle fanatik bir sevgiliniz/eşiniz varsa ve siz, futbolla ilgilenmeyen ve maç zamanları kendini fazlalık hisseden biriyseniz, yapmanız gereken ilk şey önemli maçları(şampiyonlar ligi, el clasico, derbiler, iddia oynanmış maçlar vb.) ve eşinizin/sevgilinizin taraftarı olduğu takımın maçlarının tarihlerini öğrenmeniz.

Ders 1.

Böyle zamanlarda buluşmak, birlikte vakit geçirmeye çalışmak yersizdir. Kendinize zaman ayırmayı seçin (sitem ettiğiniz bu maçlar 7/24 oynanmıyor, sıkmayın)

Diyelim ki zorunlu kaldınız ve maçı birlikte izleyeceksiniz ya da eşiniz evde izliyor maçları (lig tv güzel bir kanal kötülemeyi bırakın) sorular sormaktan vazgeçin ve 90 dakika + yorumların izlendiği süreyi eşinize/sevgilinize bağışlayın ( siz de onu kuaförde, ağda yaparken, alışverişte, kızlarla yapılan dedikodu saatlerinde, uzun telefon görüşmelerinde ekmiyor musunuz zaten? )

Ders 2. 

Kaçınılması gereken sorular

Kim kimle oynuyor?
Hangi renk biziz?
Şimdi noldu?
Bu futbolcu hangi takımda?
x (takım) da ne kötü oynuyor.
x(takım) kaybeder bu maçı.
Hayatım hem maç izleyip hem konuşamaz mısın?
Futbol mu daha önemli, ben mi ?
Çok sıkıldım.
Ne anlıyorsun şu futboldan.
Ne zaman bitecek?
Yorumları izleyip ne yapacaksın, daha maçı yeni izlemedik mi?
Sen futbolu benden daha çok seviyorsun.
Bıktım x(takım) aşkından.

Ders 3. 

Çağrılmadan ve ısrar edilmeden sakın ha halı saha maçına gitmeyin. Eğer gittiyseniz, tüm sessizliğinizle maçı izleyin ve hiçbir şeye karışmadan evinize geri dönün. (Diyelim ki kuafördesiniz ve sizin saçınız yapılırken sevgiliniz/eşiniz de seyirci. Sürekli süper oldu, şurayı düzelttir, şu da olsa güzel olur vb. cümleler kursa hoşunuza gider mi? Hele ki siz saçınızdan memnun değilseniz.) Bu empatiden yola çıkarak, teşvik veren ve ya olumsuz eleştirilerden uzak durun. İlgili görünmeye çalışırken, sinir bozucu duruma düşmeyin.

Ders 4.

Maç izlerken libidonuza sahip çıkın. Erkeğinizi baştan çıkarmaya çalışmayın. O an, o adamın fikri de zikri de futbol. Bunu kabul edin. ( Sizin de başınız ağrıyor çoğu zaman.)


Ve asla bir erkeğe futbolu seviyor diye, maç izliyor diye trip atmayın. Sizi aldatmıyor, başka hatunlara bakmıyor ve stresini atıyor. Sevgiliden/eşten futbolu çok görmek ileride çok büyük sorunlara yol açabilir.

Benden söylemesi...


20 Ağustos 2011 Cumartesi

Barcelona'nın transfer etmek istediği Türk!

Başlıkta hata yok. Barca renklerine bir Türk katmak istiyor ama konumlandıracağı yer biraz farklı. Camia Eskişehirspor Stad Müdürü Tarık Uslu'yu bünyesine katmak istiyor.

Neden?

Çünkü Eskişehirspor sahasının çimleri Nou Camp'taki çimlerle aynı. Daveti geri çevirmeyip, İspanya'ya bilgi alışverişine gidecek Tarık Uslu, şimdilik akıbeti bilinmez...